*
Posted on 09 Şubat 2014
EVET DAVUTOĞLU, İSRAİL’LE DAHA ÇOOK NORMALLEŞECEKSİNİZ
Davut Yolcu
Önce şu haberi okuyalım:
Davutoğlu, A Haber televizyonunda katıldığı programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Mavi Marmara saldırısı sonrasında Türkiye’nin bazı talepler ilettiğini belirten Davutoğlu, söz konusu taleplerden birçoğunun yerine getirildiğini, tazminat ve Gazze’ye yönelik kısıtlamaların kaldırılması taleplerinin kaldığını ifade etti.
Geçen yıl özür dilendiğini ve o günden bu yana tazminat için görüşmelerin sürdüğünü anlatan Davutoğlu, son dönemde bu görüşmelerde bir ivme ve yakınlaşmanın söz konusu olduğunu kaydetti. Son görüşmelerde aradaki görüş ayrılıklarının azaldığını söyleyebileceklerine dikkati çeken Davutoğlu, “Tazminat sadece maddi anlamda değil vatandaşlarımızın hukuki haklarının korunması anlamında önemlidir. Nihai bir görüşme için temaslar sürüyor. Tazminatla birlikte bir adım daha atılmış olur hem de Gazze ve Filistin’in bütününe yönelik olarak yardımların ulaştırılması için somut gelişmeler sağlanabilir. Özürle birlikte tarihi bir adım atıldı. Tarihi bir başarı elde edildi. Şimdi tazminatla da önemli bir adım atılacak. Mavi Marmara’dan sonra ilişkilerin normalleşmeye en yakın olduğu dönemi yaşıyoruz” dedi.
http://haber.rotahaber.com/davutoglu-israille-iliskilerimiz-normallesmek-uzere_436159.html
Evet, normalleşmeye en yakın olduğunuz dönemdesiniz.
Çünkü, Tayyip bey, “gaza gelip” İslâm dünyasının liderliğine oynamasının onu kısa sürede “topun ağzına” getirdiğini anlamış bulunuyor.
Tayyip bey, sen ki, bir “projenin parçası” olarak, 28 Şubat Süreci’nin bir “ürünü” olarak “piyasaya sürülmüşsün”, bir başka projenin parçası olmadan “İslâm dünyasının lideri” gibi “havaya girebileceğini” mi zannettin?
Seni zamanında, lüzumsuz bir şiir yüzünden “içeriye tıkanlar”, senin ancak bu şekilde, İstanbul belediye başkanlığı ile noktalanacak olan siyasî kariyerinin bir siyasî parti genel başkanlığı ve başbakanlık ile devam edebileceğini hesaplamamışlar mıydı?!
Senin için tutup önce Refah Partisi’ni, ardından Fazilet Partisi’ni ne yaptılar?!
Sonra bir de, “Trilyon davası” ile Erbakan’ı süründürmediler mi?!
Sen de, şiir okuma gazisi bir mağdur kahraman olarak yeni parti kurup iktidara geldin. Siyasî yasaklı iken, senin önündeki bütün bariyerler teker teker kaldırıldı.
Ve sen, yıllarca Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yaptın..
Onları barıştıracağım diye ter döktün.
Sonra bir başka şey oldu.. Bir yol kazası..
*
Aralık 2008’de İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılar, seni zora soktu. Çünkü, İsrail Başbakanı Ehud Olmert, 22 Aralık 2008’de Ankara’ya gelmiş, Erdoğan ile görüşmüş, İsrail’e döner dönmez de, Gazze’ye saldırmıştı.
O yüzden Erdoğan, 27 Aralık günü şunu söylemek zorunda kalmıştı: “Bu saldırı bize karşı da yapılmış bir saygısızlıktır. Biz, şu veya bu ülke değiliz. Her şeyden önce demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Barışı yaygınlaştırmak, onu egemen kılmak için gayret eden bir ülkeyiz. Biz, bu tür girişimler içinde bulunurken, öbür tarafta Filistin’de, zaten adeta bir açık hava hapishanesi içinde bulunan Gazze’deki insanlara karşı yapılan bu hareket, barışa indirilmiş bir darbedir.”
Evet, Tayyip bey, herhangi bir ülkenin başbakanı değildi. Şu veya bu Şeriat devletini yönetmiyordu. Demokratik, laik bir devletin başbakanıydı, çok önemli adamdı. “Barışı yaygınlaştırmak” için gayret eden bir ülkenin başındaydı.
Olmert, Tayyip beyi öyle bir kündeye getirmişti ki, ortaya şöyle bir görünüm çıkmıştı: Olmert gitti, “kanka”sı Tayyip beye, Gazze’ye yapılacak saldırı konusunda bilgi verdi, onun onayını aldı.
Böylece ortaya, Gazze’yi “satan” bir Tayyip Erdoğan görüntüsü çıkmıştı.
İslâm dünyası, Tayyip beyi lanetlemek için hazır kıta bekliyordu, içerde de Erbakan, bir zamanlar Özal’a yönelttiği “Yahudi hortumluğu” iltifatlarının bin mislini Tayyip için devreye sokmak üzere tetikteydi.
İşte o zaman Tayyip bey, pabucun pahalı olduğunu anladı.
“İsrail uşağı” rolünü reddetmek zorundaydı.
Böylece, İsrail barışı için gayret eden demokratik, laik ülke başbakanı Tayyip bey gitti, yerine “one minute kahramanı” geldi.
Bu kadarını ABD normal karşılamıştı. Ancak, “gaza gelmiş”, neredeyse halife ilan etme noktasına gelmiş “ezik” Arap insanının alkışları karşısında Mısır’a, Tunus’a gidiyor, Arap Baharı’nı fetih turlarına çıkıyordu. Bir taraftan da, Batılı “müttefiklerimize selam” göndererek, “laiklik” türküleri söylüyordu.
Zannediyordu ki, “Bakın, bize verdiğiniz laiklik rolüne sonuna kadar sadığım” demekle, bu “fetih” hülyalarına Batılılar göz yumacaklar?
Tabiî, elin gâvuru “usturuplu” bir şekilde gerekli ikazları yapmıştı. Aralık 2013’te, Amerikan Büyükelçisi, “Şimdi, imparatorluğun yıkılışını izleyeceksiniz” demişti.
Şimdi, bu mesajın “artçı şokları”nı yaşıyoruz.
Reisülküttâb (kâtiplerin başı) Ahmet Davutoğlu bey, “İsrail’le normalleşme”den söz etmeye başladı.
Bu arada olan, Cemaat’e oldu. Tabiî onlar da, bu arada hak ettiklerini bulmuş, yaptıkları hataların karşılığını almış oldular. “Allah, imhal eder, ihmal etmez.”
(https://tebyin.wordpress.com/2014/02/09/evet-davutoglu-israille-daha-cook-normalleseceksiniz/)
*
Posted on 10 Şubat 2014
TAYYİP BEYİN ADIMLARI İSRAİL’İ KESMEDİ
Süleyman Çam
Bugün (10 Şubat 2014) internetteki haber sitelerinde yer alan bir haber, Türkiye-İsrail ilişkileriyle ilgili:
İsrail sembolik adımlardan fazlasını istiyor
Haaretz gazetesi, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Türkiye ve İsrail’in, ilişkilerinin normalleşmesine her zamandan daha yakın olduğu sözlerine dikkat çektiği haberinde “Kudüs, Türkiye ile ilişkilerde normalleşmenin büyükelçilerin Tel Aviv ve Ankara’ya sembolik dönüşlerinden öteye gitmesini istiyor” diye yazıyor. -İsrail’in talepleri arasında bakanlar düzeyindeki toplantıların ve karşılıklı ziyaretlerin yeniden başlamasının bulunduğunu belirten gazeteye göre, İsrail’in, Türkiye’den beklentileri arasında uluslararası forumlarda İsrail’e karşı harekete geçmeyeceği ve medyada İsrail’i sert dille eleştirmeyeceği yönündeki bir taahhüt de var. 10.02.2014 14:00TEL AVİV(ANKA) – Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye ve İsrail’in ilişkilerin normalleşmesine her zamandan yakın olduğu yönündeki sözleri İsrail medyasında yankı buldu. Haaretz gazetesi, Davutoğlu’nun özel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamalarını yansıtırken “Kudüs, Türkiye ile ilişkilerdeki normalleşmenin büyükelçilerin Tel Aviv ve Ankara’ya sembolik dönüşlerinden ötesine gitmesini istiyor” dedi.
Haaretz gazetesi, Türkiye ve İsrail’in dokuz Türk’ün öldürüldüğü Mavi Marmara baskınına ilişkin olarak İsrail’in tazminat tutarı olarak 20 milyon doları önerdiğini anımsattıktan sonra geçen hafta Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun başkanlığındaki bir heyetin Kudüs’e yaptığı ziyaretine dikkat çekerek görüşmelerin, tazminat tutarı ile “Türkiye’nin ilişkileri normalleşmek ve Mavi Marmara baskınında rol alan İsrailli askerler ve subaylar hakkında yasal adımlara son vermek için atayacağı adımlara odaklandığını” öne sürdü.
İsrail’in anlaşmanın bir parçası olarak Türkiye’den var olan davaları iptal eden ve gelecekte bu yönde adımların atılmasını bloke edecek bir yasayı geçirmesini istediğini de söyleyen gazete şu savları da dile getiriyor:
“Kudüs ayrıca Türkiye ile ilişkilerde normalleşmenin büyükelçilerin Tel Aviv ve Ankara’ya sembolik dönüşlerinin ötesine gitmesini istiyor. İsrail, Türkiye ile diplomatik diyaloğun yeniden başlamasını, bakanlar düzeydeki toplantılar, karşılıklı ziyaretler ve diğer adımları da istiyor. İsrail, Türkiye’nin uluslararası forumlarda İsrail’e karşı harekete geçmeyeceği ve medyada İsrail’e yönelik nutukları durduracağı taahhüdünde bulunmasını da bekliyor.”(ANKA)(CN/ÖZK)
http://www.haberx.com/israil_sembolik_adimlardan_fazlasini_istiyor(17,n,11507282,604).aspx
Demek ki, İslâm âleminin son umudu, (bazılarına göre) nihayet gelmiş olan Mehdî, büyük kurtarıcı Tayyip bey, İsrail’le ilişkileri eski haline getirmek için el altından elinden geleni yapıyormuş.
Ancak, İsrail tarafı nazlanıyor.. Başka taahhütler peşindeler.
İsrail, Mavi Marmara gemisinde ölenler için 20 milyon dolar mı versin, 30 milyon dolar mı?.. Tartışmanın düzeyi bu!
Arkadaş, isterse 130 milyon dolar versin, Yahudi o parayı senden bir şekilde geri almaz mı?
Hem şu anda, İsrail’le olan ticarî ilişkilerinde bir gerileme var mı?..Yok!..
Hz. Peygamber s.a.s. zamanında Medine’de bir Arap kadını bazı şeyler satmak üzere yahudi kabilesi Kaynukaoğulları’nın pazarına gitmiş, eşyasını satmış, sonra bir kuyumcu dükkânına uğrayıp oturmuştu. Orada bulunan yahudiler, kadından yüzünü açmasını istemişler, o da buna yanaşmamıştı. Kuyumcu, kadının eteğini arkasından beline iliştirmiş, kadın ayağa kalkınca avret mahalli görülmüş, onlar da buna gülüşmüşlerdi. Kadın feryat etmeye başlayınca müslümanlardan biri kılıcını çekerek yahudi kuyumcunun üzerine atılıp onu öldürmüştü. Yahudiler de toplanıp müslümanı şehid etmişlerdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz s.a.s. Kaynukaoğulları’nın oturdukları beldeyi kuşatmış, 15 gün sonra, yurtlarını terk edip gitmelerine izin vermiş, onları sürgün etmişti.
Laik Tayyip bey, doğal olarak, çok başka bir şey yaptı, Türkiye’de İsrail askerlerinin yargılanması için davalar açtırdı. Ve para istedi.
Para, Tayyip bey için önemli.
Mavi Marmara’da, uluslararası sularda dokuz kişi öldürüldü, olay dönüp dolaşıp 20 milyon dolar mı ödensin, 30 milyon dolar mı tartışmasına gelip bağlandı.
Tabiî Tayyip bey diğer taraftan da gitti, Amerikalılar’ın ifadesiyle Arap Baharı’nı “çalmak isteyen” Şeriatçılara karşı gönüllü olarak sefere çıktı, laiklik havarisi olarak Mısır’ı, Tunus’u vs. dolaştı.
Beyefendi İsrail’e, Aralık 2008’de Gazze olayında küsmüştü.. Hepsi bu!..
Yoksa, İslâm ülkelerindeki laiklik konusunda Yahudi’den pek de farklı düşünmüyordu.
Şimdi, küskünlüğü de bir tarafa bırakıyor.
Bizim (bazılarına göre) Mehdî, kahraman Tayyip bey esti gürledi, ve iş İsrail’in nazlanmaları noktasına gelip dayandı.
Ne yapacak şimdi Tayyip bey?
Devam mı edecek?
Hayır!
Onun gücü ancak Fethullah Gülen’in avanesine yeter.
Yunus Emre, “Haramın yenmediği ele girince imiş” der.
Eline haram geçmediği sürece, “Ben harama el sürmem” nutukları atmak kolaydır. İş ki, önüne dünya makamları, mevkileri ve onların getireceği para pul ve imkânlar serildiği zaman sırtını dönebilesin.
“Varsın bankalarda hesaplarım olmasın” diyebilesin.
Tuttun “Hz. Ömer ve Fırat’ın kıyısındaki kuzu” nutukları attın ama, tarihe, neysen o şekilde geçeceksin.
Şimdi, senin MİT’inden, bürokratlarından, yalakalarından, vergi uzmanlarından, maliyecilerinden vs. korkan insanlar sana karşı sessiz kalabilir..
Ya da, zengin ettiğin asalaklar, sana, “Hikmet buyurdunuzzz efenndimizzz” diyebilirler.
Şu anda senin her şeyin hikmettir.
Ama yarın?!
(https://tebyin.wordpress.com/2014/02/10/tayyip-efendinin-adimlari-israilin-nazi/)
*
ERDOĞAN’IN SON ŞARTI
Posted on 12 Şubat 2014
NORMALLEŞMEDEN NEYİ ANLIYORSUN?
Musa Serdar
İsrail’le “normalleşme”nin önünde tek bir engel kalmış: Gazze ablukasının kaldırılması. Bunu da yine İsrail’den öğreniyoruz:
Davutoğlu’nun İsraille ilişkilerin düzeleceğini açıklamasının ardından Erdoğan’ın Gazze ablukası son bulmadan İsrail ile normalleşmenin olmayacağını söylemesi İsrail’de yankı buldu.
Mavi Marmara baskınına ilişkin müzakerelerde Türkiye ile İsrail’in anlaşmaya yakın oldukları yönündeki haber ve açıklamaların ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze ablukası son bulmadan İsrail ile normalleşmenin olmayacağını söylemesi İsrail’de yankı buldu.
JERUSALEM POST: “YAKINLAŞMA OLASILIĞI BİR KEZ DAHA UZAKLAŞIYOR”
Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını, “Erdoğan’dan İsrail’e: Gazze ablukasını kaldırmazsan barışma yok” başlıklı bir haberde Jerusalem Post, “Öyle görünüyor ki bir İsraili-Türk yakınlaşması olasılığı, bir kez daha uzaklaşıyor” yorumunu yapıyor.
Haberde Erdoğan’ın açıklamalarının, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun iki ülkenin ilişkilerini normalleştirmeye her zamankinden yakın oldukları sözlerinden “sadece iki gün” sonra gelmesinin “daha da şaşırtıcı” kıldığını savunuyor.
HAARETZ: “ERDOĞAN GAZZE KONUSUNDA YAZILI PROTOKOL İSTEDİ”
Son günlerde Türkiye ile İsrail arasındaki müzakerelerde ilerleme sağlandığı yönündeki haberleriyle dikkat çeken Haaretz gazetesi de, Başbakan Erdoğan’ın Gazze ablukası kalkmadan İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini kabul etmeyeceğini söylediğini belirterek Erdoğan’ın bir anlaşma imzalamak için İsrail’den Gazze ambargosunun kalkacağının, “yazılı bir protokol”e bağlanmasını istediğine dikkat çekiyor.
http://www.rotahaber.com/mobil/mobildetay.asp?Newsid=436933
Ancak, ortada cevap bekleyen bazı sorular var:
Diyelim ki Gazze ablukası kalktı, İsrail’le neyi normalleştireceksiniz?
Diplomatik ilişkilerinizi zaten yine en üst düzeye çıkarmışsınız..
Ticarî ilişkilerinizde herhangi bir gerileme yok..
Savaşta da değilsiniz.
O halde, normal olmayan ne var?
Normalleşmeden neyi anlıyorsunuz?
Tekrar, Davutoğlu’nun Aralık 2008’deki Gazze saldırısının ardından televizyon kameralarının karşısında ağlamaklı bir yüz ifadesiyle yaptığı açıklamada olduğu gibi “gizli diplomasi”nin başlamasını mı?
Davutoğlu, “Bu saldırıyla üç yıllık gizli diplomasi heba oldu” demişti.
Gizli diplomasiden kastı, İsrail ile Suriye’yi işbirliği yapar hale getirmek için kamuoyundan gizlice yürüttükleri çabalardı.
Bu gizli çabalardan daha büyük anormallik olabilir mi?!
Buradan anlaşılıyor ki, Gazze ablukası kalkarsa, İsrail’le ilişkilerimiz tekrar “anormalleşecek”.. Tek bir engel kalmış, Gazze ablukasının kalkması.
(https://tebyin.wordpress.com/2014/02/12/tayyipin-son-sarti/)